Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un çekinceleriyle yaklaştığı Ukrayna’ya Taurus füzesi sevkiyatı girişimi reddedildi. Muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin verdiği önerge Federal Meclis’te kabul görmedi. 190’a karşı 495 oyla reddedilen önergeye 5 milletvekili çekimser kaldı. Bu, CDU/CSU’nun Taurus füzelerinin Ukrayna’ya sağlanması önergesinin ikinci kez reddedilmesi anlamına geliyordu. Johann Wadephul, hükümetin Ukrayna’ya Taurus füzelerini sağlamayı reddetmesine karşı çıkarak Ukrayna’nın savaşı kazanması için net destek gerektiğini belirtti.
Diğer taraftan, Yeşiller Partisi Meclis Grubu Başkan Yardımcısı Agnieszka Brugger, Taurus füzelerinin Ukrayna’ya hemen sağlanmasını savunmalarına rağmen CDU/CSU önergesini desteklemediklerini ifade etti. Hür Demokrat Parti Milletvekili Alexander Müller ise Ukrayna’nın Almanya’dan alabileceği her türlü desteğe ihtiyacı olduğunu belirtti. Meclis daha önce Ukrayna’ya daha kapsamlı silah sistemleri sağlanmasını talep eden bir önergeyi kabul etmişti, bu nedenle Taurus füzelerinin de değerlendirilebileceği düşünülüyordu.
Alexander Müller’e göre, CDU/CSU önergeleri oyun üzerine kurulmuştu ve hükümet partileri bu oyuna gelmeyecekti. SPD milletvekilleri de Ukrayna’ya Taurus füzelerinin verilmemesi gerektiği konusunda Scholz’un kararına destek verdiler. Başbakan Scholz ise Federal Meclis’teki soruları yanıtlayarak Taurus füzelerinin Ukrayna’ya sağlanmasına karşı çıktı ve Almanya’nın savaşa girmesini engelleme sorumluluğunu üstlendiğini belirtti.
Bu konuyla ilgili olarak son karar Federal Meclis’te alındı ve böylelikle Ukrayna’ya Taurus füzelerinin verilmemesine karar verildi. Almanya’nın bu kararı, Ukrayna’nın savaşı kazanması için farklı destek yolları arayabileceği anlamına geliyordu. Oylamada muhalefet partileri ve hükümet arasındaki görüş ayrılıkları net bir şekilde ortaya çıktı ve Almanya’nın dış politikalarına ilişkin tartışmalar devam edeceğe benziyordu. Sonuç olarak, Almanya’nın Ukrayna krizine yaklaşımı ve dış politikadaki rolü konusunda tartışmalar sürüyordu ve Federal Meclis’in aldığı karar bu tartışmaları daha da körükleyebilirdi.