Dışişleri Bakanlığı, Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrailli bakanların da dahil olduğu radikal İsraillilerin bölgedeki gerilimi artıracağı uyarısında bulundu. İsrail’in bölgede her gün yeni bir pervasız uygulama gerçekleştirdiği belirtildi. Kudüs’te, 3 semavi din için kutsal olan Mescid-i Aksa’ya yönelik aşırılıkçı Yahudilerin düzenlediği baskına İsrailli bakanların da katıldığı görüldü. Türkiye ise yaşanan olaya hemen tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, bakanların da içinde bulunduğu radikal İsraillilerin Mescid-i Aksa’ya polis koruması altında baskın düzenlemesinin, Kudüs’ün tarihi statüsünü ihlal eden ve bölgedeki gerilimi artıran bir kışkırtma olduğunu belirtti. Bu olayın, İsrail’in barışçıl bir tavır sergilemediğini bir kez daha gözler önüne serdiğini ifade etti. Ayrıca, İsrail Hükümetinin Gazze’de yürüttüğü vahşetin durdurulması ve bölge istikrarını hedef alan bu tür eylemlerin uluslararası toplum tarafından engellenmesi gerektiği vurgulandı.
Bu olay, bölgedeki gerilimi artıran ve barışa zarar veren bir provokasyon olarak değerlendirildi. Türkiye’nin İsrail’e yönelik tepkisi ise net bir şekilde ortaya kondu. Türkiye, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırgan tavrını kınadı ve uluslararası topluma bu tür eylemlere karşı ortak bir tavır sergileme çağrısında bulundu. Türkiye’nin bu tepkisi, İsrail’in bölgedeki pervasız davranışlarına karşı cesur bir duruş sergilediğini gösterdi. Ayrıca, Türkiye’nin bu olaya karşı aldığı net tavır, bölgede yaşanan gerilimin artmasını engellemeye yönelik bir adım olarak nitelendirildi.
Mescid-i Aksa’ya yönelik İsrailli bakanların katılımıyla gerçekleştirilen baskın, bölgedeki tarihi ve dini hassasiyetlerin ciddi şekilde ihlal edildiği bir olay olarak değerlendirildi. Bu tür provokatif eylemlerin, barış sürecine ve bölgedeki istikrara ciddi zararlar verebileceği vurgulandı. Dışişleri Bakanlığı’nın yapmış olduğu uyarılar ve Türkiye’nin net tavır alması, bu tür olayların tekrarlanmasının engellenmesi adına önemli bir adım olarak görüldü. Son olarak, uluslararası toplumun bu tür saldırgan eylemlere karşı ortak bir tavır sergilemesinin, bölgede barış ve istikrarın sağlanması açısından hayati önem taşıdığı belirtildi.
