Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, Orta Doğu’daki durumu ele almak üzere düzenlenen BM Güvenlik Konseyi toplantısında bir konuşma gerçekleştirdi. Mansur, dünyanın ateşkes için baskı yaptığında İsrail’in genellikle katliamla karşılık verdiğini belirtti. Buna örnek olarak Tabiin’deki okul saldırısını gösterdi ve bu tür saldırıların tesadüf olmadığını vurguladı. Mansur, İsrail’in uluslararası toplumun ateşkes çağrılarına karşı veto yetkisini kullandığını ve bunun sona ermesi gerektiğini savundu. İsrail’in dünyaya meydan okuyamayacağını belirtti.
Mansur, İsrail’in sürekli olarak ateşkes çağrılarına karşı şiddetle karşılık vermesinin endişe verici olduğunu ifade etti. Bu durumun bir öncekinden daha çirkin bir mesaj verdiğini ve İsrail’in durmayacağını gösterdiğini belirtti. Uluslararası toplumun bu konuda bir fikir birliği gösterdiğini ve ateşkes çağrısında bulunduğunu fakat İsrail’in buna karşı çıktığını dile getirdi. Mansur, İsrail’in dünyaya meydan okuma hakkının olmadığını ve uluslararası toplumun bu duruma dur demesi gerektiğini söyledi.
Mansur’un açıklamalarına göre, İsrail’in sürekli olarak ateşkese karşı şiddetle karşılık vermesi ve uluslararası toplumun bu durumu ele almak istemesi, Orta Doğu’da yaşanan çatışmanın ne kadar hassas bir durumda olduğunu göstermektedir. Masur, İsrail’in bu tavrının sürdürülemez olduğunu ve uluslararası toplumun bu konuda daha etkili bir tutum alması gerektiğini vurguladı. İsrail’in hareketlerinin barış sürecini engellediğini ve Filistin halkına büyük zarar verdiğini söyledi. Bu nedenle, uluslararası toplumun İsrail’e karşı daha sert bir tutum alması gerektiğini savundu.
Sonuç olarak, Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur’un açıklamaları, İsrail’in sürekli olarak ateşkese karşı şiddetle karşılık vermesini eleştiren ve uluslararası toplumun bu konuda daha etkili bir tutum alması gerektiğini belirten önemli bir mesaj içermektedir. İsrail’in bu tavrının sürdürülemez olduğunu ve barış sürecini engellediğini vurgulayan Mansur, uluslararası toplumun bu konuda daha aktif olması gerektiğini ifade etti. Bu açıklamalar, Orta Doğu’da hala devam eden çatışmanın çözümünde uluslararası toplumun daha fazla katkı sağlaması gerekliliğine işaret etmektedir.