Bozkırın sesi Neşet Baba, “Bir Ayrılık Bir Yoksulluk” türküsünde nice sultanların tahtından indirildiğine vurgu yapar. Bu özlem dolu melodinin ardından, topraklarımızda nice hükümdarların gittiği, ancak kendisini kralın soytarısı olarak görenlerin ders almadığı görülmektedir. Kral öldüğünde, yeni kralın etrafında bir şakşakçı ordusu hemen ortaya çıkar. Yeni ve eski kralların daima birer soytarısı olduğu aşikar. İşte bu şakşakçılar, dün eski krala yağ çalarken bugün yenisi için aynı abartıyla hareket etmektedir. Bu durum, sözüm ona bir ‘dava’ adı altında sürdürülmektedir.
Neşet Baba’ya soracak olursak, kimler geldi kimler geçti bu tahtlarda? Her dönem, dönemin hükûmdarı ve ona bağlı soytarılar tarafından şekillendirildi. Her soytarı, kendi kralını savunmakla meşguldür. Maaşlar nereden geliyor derseniz, Devletin hazinesinden. Bu tahta oturanların adil hizmet vermesi beklenirken, kimler gerçek hizmet peşinde, kimler ise sadece zenginleşmenin peşinde olduğunu açıkça gösteriyor. Hayır, biz buraya hizmet için gelmedik, sadece kendi menfaatlerimizi sağlama almak için geldik diyenler, o zaman halsiz kalan halkı düşünmek zorundadır.
Bizler, yüreği mazlumun yanında olan o gönül insanını arıyoruz. Geçmişte kalpten kalbe uzanan bir yol vardı; bugün ise o yol kaybolmuş gibi görünüyor. Etik olmayan bir durumu savunmak, soytarılıktan öte bir tutumdur. Şakşakçıların, bardak kırıldığında dönüp kralı suçlama pervaneliği, artık sıkça karşılaşılan bir durum. Her sokağın, her köşenin soytarısı bir şekilde kendi çıkarını gözetiyor.
İktidarın kendi çıkarları doğrultusunda hareket ederken, ‘Biz bunları yapmayız’ diyerek geçerliliğini yitiren sözlerle eleştirilerinin hayat bulması ironik bir durum. Kendi uyguladıklarıyla çelişen bir duruma düşen, halkın arasındaki gerilimi göremeyen bu tavırlar, emekçi kesimi yok sayma pahasına gelişiyor. Oysa işçinin, emekçinin hakkı her zaman öncelikli olmalıdır.
Şakşakçılar, eleştirdikleri noktalarla yüzleşmek yerine, kendi inançlarıyla çelişerek hareket ediyorlar. Her bir akraba ve yakınını işe alanların sistemi, sonunda onlara da dönecektir. Şakşakçıların kendi düzeninin bir parçası olmaktan ve halkı yok saymaktan vazgeçmeleri gerekmektedir.
Bu düzende yaşanan sıkıntılardan bihaber olan ve ‘size ne maaşı var’ diyenler, gerçek emekçilerin acılarını bir görse… O emekçinin, çocuğunun yüzüne boynu bükük şöhret ve itibarın gerisinde durarak bu düzeni savunanlara söyleyeceği çok şey var. Neşet Baba’nın dediği gibi; ‘Sultan iyidir, hoştur ama soytarılar boştur…’