Değerli okuyucular, devletin ve toplumun dayanağı yalnızca adalettir. “Geciken adalet, vicdanları yakan bir ateşe dönüşür” ifadesi bunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Filozof Immanuel Kant’ın belirttiği gibi, “Eğer adalet kaybolursa, dünyada var olmanın bir anlamı kalmaz.” Adalet her değer için gereklidir ve toplumlar onun peşindedir. Meşruiyet ve gayrimeşruiyetin temeli, adaletin varlığına dayanmaktadır.
Adaletin eksikliği, zulmün ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Zulüm, insan onuruyla çelişen bir durumdur ve bu durum sürdürülebilir değildir.
Düşünceler, adaletin bir ölçüsünü taşır. Düşünerek hareket etmek, bu ölçüyü kullanmamızı sağlar. Düşüncenin değerine dair bazı örnekler: “Bazı insanlar için düşünmek, hayattaki en zor şeydir” diyor Martin Luther.
Bir başka ifade ise, “Düşünmeden konuşmak, nişan almadan ateş etmek gibidir” şeklindedir; bu bir İngiliz atasözüdür.
George Banan’ın belirttiği gibi, “Eğer herkes konuşmadan önce düşünseydi, sessizlik sağır edici olurdu.” Düşüncelerin gücüne dair Epikharmos ise “Her şeyden yararlanan, her şeyi düzene sokan, başa geçip yöneten düşüncedir. Geri kalan her şey kör, sağır ve cansızdır” demektedir.
A.W. Hare, “Düşünce rüzgar, bilgi yelken, insanlık da kayığın kendisidir” diyerek düşüncenin önemini vurgulamaktadır. Shelley ise hayal gücünün gücünü, “Acayip şeyler, acayip düşüncelerden doğar” sözüyle dile getirir.
Türk atasözünde de belirtildiği gibi, “Acelede pişmanlık, düşüncede selamet vardır.” Aristo’ya göre ise, “Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez, fakat söylediği her şeyi düşünür.”
J. Taylor’a göre, “Akılsız bir insana akılsız olduğunu anlatmak imkansızdır. Çünkü akılsız bir insanın akılsız olduğunu anlayabilmesi için akla ihtiyacı vardır.” Mevlana, “Ağaç, dalındayken bilmezmiş yaprağın kıymetini; düşünce anlarmış onu ne kadar çok sevdiğini” diyerek düşüncenin derinliğini ifade eder.
Kur’an’ın Bakara Suresi şu şekilde ifade etmiştir:
“Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında; gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde; insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde; Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda; yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında; rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller vardır” (Bakara Suresi, 164).
Mevlana’nın söylediği gibi, “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır.” Kazım İlhan ise, “Toplumun ve ailenin en büyük ilacı doğru iletişimdir” demektedir. Ayrıca, Mevlana’nın bir başka ifadesi, “İnsanın ilmi ve edebi, en büyük varlığıdır. Eskimez, çürümez, kaybolmaz” şeklindedir.
Bir arada, “siz” ve “biz” demeden, sıcak, sevecen ve mutlu birliktelikler ile dolu bir geleceğin tümümüzü beklediği dileğiyle hoşça kalın.
