Güneş Sistemi’nin en büyük gezegeni olan Jüpiter ile ilgili dikkat çekici bir keşif gerçekleştirildi. Jüpiter’in mevcut boyutunun iki katından daha büyük olduğu, ayrıca erken döneminde manyetik alanının 50 kat daha güçlü olduğu belirtildi.
Bu bilgiler, Nature Astronomy dergisinde yayınlanan ve Jüpiter’in en küçük iç uydularının yörüngelerini inceleyen yeni bir araştırmadan elde edildi.
JÜPİTER’İN UYDULARI GEÇMİŞİNE IŞIK TUTUYOR
Araştırmacılar, Jüpiter’in oluşumunun ilk aşamaları hakkında daha ayrıntılı bilgi elde etmek amacıyla gezegenin en küçük uydularından Almathea ve Thebe’yi inceledi. Bu uyduların yörüngesel değişimlerini ve Jüpiter’in içindeki açısal momentumun korunmasını değerlendiren ekip, Güneş Sistemi’nin ilk katı cisimlerinin oluşumunun ardından yaklaşık 3,8 milyon yıl sonra Jüpiter’in boyutunu ve iç yapısını tahmin etti.
Yapılan çalışmalar, Jüpiter’in ilk döneminde mevcut boyutundan 2 ila 2,5 kat daha büyük olduğunu ve daha güçlü bir manyetik alana sahip olduğunu ortaya koyuyor. Çalışmanın ortak yazarlarından Fred Adams, Jüpiter’in 4,5 milyar yıl önceki fiziksel durumunu yeniden tasvir edebilmenin şaşırtıcı olduğunu ifade etti.
Araştırma ekibinin geliştirdiği yöntem, gezegen oluşum modellerinde karşılaşılan birçok belirsizliği aşmalarına olanak tanırken, yalnızca Jüpiter değil, diğer gaz devleri hakkında da bilgilere ışık tuttu.
JÜPİTER ZAMANLA SOĞUYARAK GÜNÜMÜZDEKİ BOYUTUNA ULAŞTI
Jüpiter, başlangıçta büyük bir kaya ve buz çekirdeği oluşturarak, çevresindeki gezegen öncesi diskten hızla gaz çekmiş durumdaydı. Bu evrede biriken yoğun ısı, gezegenin atmosferinin genişlemesine ve şişkin hale gelmesine sebep oldu.
Gaz girişi durdukça ve Jüpiter ısısını dışarı yaydıkça, gezegen zamanla soğudu. Bu soğuma süreci, yer çekiminin gazı daha yoğun bir biçimde sıkıştırmasına yol açarak, Jüpiter’in milyonlarca yıl içinde günümüzdeki boyutuna küçülmesine neden oldu.