Asgari ücretin %30 artışla net 22 bin 104 TL olarak belirlenmesi, hayat pahalılığı karşısında etkisini kaybetmeye devam ediyor. Üç ayda kümülatif %10,06 oranında gerçekleşen enflasyon, asgari ücreti de %10 oranında etkilemiş ve satın alma gücünde gözle görülür bir azalma yaşanmıştır.
Elektrik fiyatlarındaki %25’lik artış ise, dar ve sabit gelirli vatandaşların aylık faturalarını daha da kabartacak ve dolaylı olarak diğer tüketim maddelerinin fiyatları üzerinde de etkili olacaktır.
Fiyat artışları, özellikle memurlar, emekliler, dul ve yetimler, esnaf ve çiftçiler ile asgari ücretliler için ciddi bir yük haline geliyor. Yılbaşı itibarıyla yapılan zamlarla bu gruplar biraz nefes aldı, ancak artan fiyatlar nedeniyle bu zamlar birkaç ay içinde eriyerek yine ekonomik sıkıntılara yol açmaktadır.
Ocak ayından bu yana artan maliyetler, asgari ücretle geçinen milyonlarca insana büyük zorluklar yaşatmaktadır. 14 bin 469 TL ile sınırlı kalmış emekliler için de ay sonunu getirebilmek neredeyse imkansız hale gelmiştir. Elektriğe 5 Nisan itibarıyla yapılan %25’lik zam, günlük yaşamda büyük bir etki yaratacak ve bu durum birçok üründe benzer fiyat artışlarını beraberinde getirecektir. Doğal gaz fiyatlarına da yapılan %20’lik zam, üretim maliyetlerini artıracak ve bu artış doğrudan tüketiciye yansıyacaktır.
TÜİK’in Ocak-Şubat-Mart dönemlerine ilişkin verilerine göre, %10,06 oranında yükselen enflasyon neticesinde asgari ücret, 19 bin 899 TL’ye gerilemiştir. Emeklilerin düşük aylıkları da benzer bir düşüş yaşamıştır. Emekliler, temmuz ayında bekledikleri zamma kitlenirken, 10 milyona yakın asgari ücretli yeniden 2026 yılının başını bekleyecektir. 2024 yılının Aralık ayında asgari ücretin belirlenmesiyle, bu ücret bir yıl boyunca geçerli olacak şekilde saptanmıştır.
Yeni yürürlüğe giren asgari ücret, 1 Ocak’tan itibaren hızla eriyen bir satın alma gücüne sahip olmuş, açlık sınırının altında kalmıştır. Türk-İş’in Mart ayındaki araştırmasına göre, dört kişilik bir ailenin yaşayabilmesi için gereken açlık sınırı 23 bin 615 TL olmuştur ve yoksulluk sınırı 76 bin 922 TL olarak belirlenmiştir. Net asgari ücret ise açlık sınırının altında kalarak 1.511 TL’lik bir farkla sınırları aşmıştır. Bu durum, önümüzdeki aylarda daha da kötüleşebilir.
Geçtiğimiz yılın Temmuz ayında, işverenlerin talebi doğrultusunda asgari ücrete ara zam yapılmamıştı. Aralık ayında yeni ücret belirlenirken, bu talep tekrar gündeme gelmiş ve asgari ücret için 2025 yılına kadar sabit bir ücret belirlenmesi yönünde görüş birliği sağlanmıştır. Ancak, yaşanan fahiş zamlar söz konusu kesimlerin mevcut gelirleriyle 2026’ya kadar ayakta kalabilmelerini zorlaştırmaktadır.
Patronların bu taleplere ne kadar karşı çıksa da, Temmuz ayında asgari ücrete bir ara zam yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Hükümetin, emekçilerin ve kamuoyunun taleplerine kayıtsız kalması beklenmemektedir. Yılbaşında, koşulların gerektirmesi halinde böyle bir ara zamın gündeme gelebileceği ifade edilmiştir.
Türk-İş, mevcut Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının değişmemesi durumunda, bu çalışmalara katılmayacağını duyurmuştur. Bu bağlamda, yıllardır taleplerinin karşılık bulmadığına dair eleştirilerini sürdüren Türk-İş, komisyon yapısının emekçi ağırlıklı olmasını talep etmektedir.