Beslenme alışkanlıklarına dikkat çeken Ambarcı, gıda tüketiminin büyük bir kısmının pirinç, buğday, mısır ve şeker pancarından oluştuğunu belirtti. Dünya genelinde yaklaşık 7 bin bitki türünün gıda olarak değerlendirildiğini fakat sadece 150 türün ticari olarak üretildiğini ve biyoçeşitliliğin olumsuz etkilendiğini vurguladı. Büyük arazilerde tek bir ürün üretiminin doğaya zarar verdiğini ifade etti.
Beslenme konusunda dengesizlik ve yetersizlikten bahseden Ambarcı, insanların enerji ihtiyacını karşılamak için aşırı miktarda tahıl ve şeker tükettiğini ve bu durumun protein eksikliği, gizli açlık ve obeziteye neden olduğunu belirtti. Beslenme alışkanlıklarının çeşitlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ambarcı, Ege Bölgesi için şevketi bostan, deniz rezenesi ve bazı börülce türlerini örnek gösterdi. Bu türlerin besleyici özelliklerinin yüksek olduğunu ve biyoçeşitliliği desteklediğini dile getirdi.
Gıda tüketiminin çeşitlendirilmesi ve beslenme alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiğini belirten Ambarcı, toplumda yaygın olan önyargıların ve alışkanlıkların beslenme çeşitliliğine engel olduğunu söyledi. Tüketiciyi bu ürünleri bulma, fiyat konusunda bilgilendirme ve pişirme yöntemleri hakkında eğitme gerekliliğine vurgu yaptı. Bazı besinlerin tüketilmesinin fakirlikle ya da alt kültürle ilişkilendirildiğini söyleyen Ambarcı, bu önyargıların aşılması ve bilgi düzeyinin artırılması gerektiğini belirtti.
Sonuç olarak Ambarcı, beslenme alışkanlıklarının çeşitlendirilmesi, biyoçeşitliliğin desteklenmesi ve insanların daha bilinçli beslenme konusunda eğitilmesi gerektiğini vurguladı. Gıda tüketiminin sadece belirli birkaç türden oluşmasının sağlık açısından sakıncaları olduğunu ve bu konuda toplumsal bilinç ve eğitimin önemli olduğunu ifade etti. Beslenme alışkanlıklarının değişmesinin hem sağlığa hem de doğaya olumlu etkileri olacağını belirtti.