Bilim insanları, James Webb Uzay Teleskobu’nu (JWST) kullanarak Perseus Moleküler Bulutu’nda 6 “başıboş gezegen” tespit ettiklerini duyurdu. Bu keşif, NASA, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Kanada Uzay Ajansı (CSA) tarafından ortaklaşa geliştirilen JWST tarafından yapıldı. JWST, uzun yıllardır gözlem yapmakta olan Hubble Uzay Teleskobu’nun yerini almıştır ve sürekli olarak yeni bilgiler sunmaktadır. JWST’nin kızılötesi kameralarıyla NGC 1333’te yapılan gözlemler, türbülanslı bir ortamda gaz ve tozun birleşerek yıldızların ve diğer gök cisimlerinin oluşumuna katkı sağladığını gösterdi. Bu bölgede bulunan 6 “başıboş gezegenin” Jüpiter’den büyük olduğu belirlendi.
Perseus Bulutu içinde yer alan ve Dünya’dan yaklaşık 960 ışık yılı uzaklıktaki NGC 1333 bulutsusunda keşfedilen “başıboş gezegenlerin” biri Jüpiter’in 5 katı kadar kütle barındırmaktadır, yani yaklaşık 1600 Dünya kütlesine denk gelmektedir. Bu gezegen etrafındaki tozlu diskin bir yıldız oluşumunu andırdığı ve “mini gezegenlerin” oluşabileceği belirtilmiştir. Araştırmacılar, bu bölgede yeni doğan yıldızlarla birlikte 5-10 Jüpiter kütlesinde gezegenlerin yanı sıra nadir görülen “kahverengi cüce” ve yakınında bir gezegen kütlesine sahip başka bir gök cismini tespit etmiştir. “Kahverengi cüceler”, genellikle gezegenlerden daha büyük ancak yıldızlar kadar kütle bulundurmayan gök cisimleridir.
JWST’nin bu tür keşifleri, astronomlar için büyük önem taşımaktadır çünkü bu bilgiler evrenin doğuşunu ve gelişimini anlamalarına yardımcı olmaktadır. Bu tür gözlemler, gezegen oluşumu süreçlerini anlamak için kritik öneme sahiptir ve yeni bir perspektif sağlamaktadır. Perseus Moleküler Bulutu’nda keşfedilen bu “başıboş gezegenler”, evrenin gizemlerini çözmek için önemli bir adım olarak kabul edilmektedir.
Sonuç olarak, Bilim insanları James Webb Uzay Teleskobu kullanarak Perseus Moleküler Bulutu’nda 6 “başıboş gezegen” keşfetmiştir. Bu gezegenlerin özellikleri incelendiğinde, Jüpiter’den büyük oldukları ve bazılarının Jüpiter’in 5 katı kadar kütleye sahip oldukları görülmüştür. Bu keşif, evrenin oluşumu ve gezegenlerin gelişimine dair daha derin bir anlayış sağlamaktadır. Araştırmacılar, JWST’nin bu tür keşiflerinin evrenin gizemlerini aydınlatmada önemli bir rol oynadığını belirtmektedirler.