Değerli okuyucularım;
BM Genel Sekreteri Guterres, İsrail’in saldırılarının yeniden başlamasıyla birlikte, örgütün Gazze’deki varlığını azaltma kararı aldığını açıkladı.
Bu kararın ardında yatan sebep, öncelikle kendi çalışanlarının güvenliği. Kuruluşun tarihinden bu yana yaklaşık 200 BM kararını ve 250’ye yakın BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını görmezden gelen İsrail, artık BM’yi de doğrudan bir tehdit olarak algılıyor. Bu durum, normalde şaşırtıcı olsa da, İsrail bağlamında alışıldık bir tavır.
Özellikle 7 Ekim 2023’ten itibaren daha da azgınlaşan İsrail, BM ile alay edercesine pervasız bir şekilde hareket ediyor.
Bu bağlamda, yaşananlara dair birçok örnek mevcut. Örneğin; İsrailli yetkililer, BM Genel Sekreteri Guterres’in “masum sivillere yönelik katliamı” kınamasının ardından istifasını talep etti.
İşgal altındaki Filistin bölgeleri için BM İnsani Yardım Koordinatörü Lynn Hastings’in vizesi iptal edilip, İsrail’i terk etmesi zorunlu hale geldi.
7 Ekim’den bu yana, BM bayrağı altında bulunan çeşitli tesisler, okullar ve hastaneler defalarca bombalandı, bunun sonucunda 200’den fazla BM görevlisi yaşamını yitirdi.
Mayıs 2024’te, İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nü parçalayarak BM’yi “terör örgütü” olarak nitelendirdi.
Haziran 2024’te Birleşmiş Milletler, İsrail’i çocuklara karşı ihlallerde bulunan devletler listesine ekledi. Buna yanıt olarak ise İsrail hükümeti, Filistin topraklarındaki BM kuruluşlarına yönelik cezalandırıcı önlemler almayı gündeme getirdi.
Erdan, İsrail kamu radyosuna verdiği demeçte, “İsrail’in Birleşmiş Milletler’den çekilmenin artılarını ve eksilerini ciddi şekilde düşünmesinin zamanı geldi” ifadelerini kullandı.
Temmuz 2024’te ise İsrail, Gazze Şeridi’nde, Filistinlilere gıda, sağlık ve barınma gibi insani yardımlar sağlayan UNRWA Genel Merkezi’ni vurdu. UNRWA Başkanı Philippe Lazzarini, bu olayı “açık bir savaş suçu” olarak değerlendirdi.
Ancak tüm bunlara rağmen, savaş suçları ve soykırımdan yargılanmakta olan Netanyahu, BM çatısı altında serbestçe konuşabiliyor ve kendi politikalarını savunabiliyor.
Utanç duymadan “Biz dünyadaki en yüksek sivil hassasiyetine sahip devletiz” ifadesini kullanan Netanyahu, BM’nin karargahında, hem tüzel kişiliğine hem de diğer ülkelerine yönelik tehditler savurdu ve BM’yi “Yahudi karşıtı bataklık” olarak nitelendirdi. Kimsenin de bir karşılık vermemesi dikkat çekiyor.
Dolayısıyla burada önemli olan, dünya barışını ve güvenliğini korumak adına kurulan Birleşmiş Milletler Örgütü’nün durumu ve çaresizliği. BM, sadece “Gazze’de yaşananlar kesinlikle kabul edilemez” gibi yüzeysel kınamalar yaparak durumu tespit etmekle yetiniyor.
Etkili bir eylem yerine sadece sözde kınamaların yapılması, İsrail’in cesaretini artırıyor.
Hamas’ı anlaşmaya uymamakla suçlayan ve ateşkesi bozan İsrail’in savunma bakanı, “Hamas, rehineleri bırakmazsa, İsrail Gazze’de daha fazla Filistin toprağını ilhak edecektir” şeklinde bir tehditte bulundu.
Bu tehditleri Netanyahu da yineledi. Bu durum, İsrail’in rehinelerin hayatını umursamadığını, hatta Hamas’ı tahrik edip, onları öldürtmeye zorlama amacında olduğunu gösteriyor. Bu da oldukça düşük ve iğrenç bir plan.
BM Genel Sekreteri, pervasız İsrail’le mücadelesinde bulduğu tek çözüm, kendi personelinin güvenliğini sağlamak adına Gazze’deki gücünü azaltmaktan ibaret. Ya da kısmi bir çekilme yapmaktır.
Peki, masum siviller, kadınlar ve çocuklar ne yapacak? Gazze’ye ne olacak?
BM, o “canlar” için ne gibi tedbirler almayı düşünüyor? Sadece seyretmek, Vince İslami complain etme durumuna mı düşecek?
Cevapsız kalan bu sorular, vicdansız ve ahlaksız bir anlayışla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. BM’nin bulduğu çözüm sadece kendi güvenliğini sağlamakla sınırlıyken, Gazze’deki duruma dair bir çözüm üretmemesi eleştiri konusu.
Ülkelerin sözleri eyleme dönüşmediğinde, ortada belirli bir çaresizlik kalıyor. Yalnızca bu noktada belirtilecek bir gerçek var: KİMSENİN DE GIKI ÇIKMADI…
Düşünme yetisi, geleceği şekillendirmek için temel bir yapı taşıdır. (Kazım İLHAN)
İnsanın bilgi ve sanatı, en değerli varlığıdır; kaybolmaz, unutulmaz. (Mevlana)
Bu sözlerin anlamını, konuların derinlemesine işlendiği süreçte daha iyi fark edeceğimizi umuyorum.
Toplum ve aile için en etkili çözüm doğru iletişimdir. (Kazım İLHAN)
Birlikte, sıcak ve mutlu ilişkilerin olduğu sağlıklı yarınlar dileğiyle…
Hoşça kalın…
KAZIM İLHAN
SOSYOLOG VE AİLE DANIŞMANI
BM, İsrail’in Saldırıları Karşısında Çaresiz
