Fındık, Türkiye’nin tarımsal ürün ihracatının belkemiği konumundadır. Ancak, 1993, 2004 ve 2014 yıllarının mart ve nisan aylarında yaşanan “don olayı”, 11 yıl sonra yeniden üreticileri etkisi altına aldı. Geçmişte yaşanan bu felaketler, “tarım sigortası” yapılmasının önemini gündeme getirmişti; fakat kayıplar oldukça büyüktü…
Bu dönemlerde, özellikle Doğu Karadeniz’in yüksek ve orta kesimlerinde kayıplar, sahil bölgelere oranla neredeyse yüzde 70’lere kadar ulaşmıştı. Yine 11 yıl sonra, benzer bir durumla karşı karşıya kalındı. Bölgede mevsim normallerinin dışındaki olumsuz hava koşulları, fındığın yanı sıra elma, kayısı, üzüm, incir, erik, kiraz, vişne, ceviz, badem, şeftali ve Trabzon hurması gibi birçok ürüne de zarar vermiştir…
1993, 2004 ve 2014 yıllarında ortaya çıkan bu durum, fındık piyasasında hem ihracatçıları hem tüccarları hem de üreticileri zor durumda bırakmıştı. Üreticiler geçim sıkıntısı yaşamış, tüccar ve ihracatçılar ise taahhütlerini yerine getirememe durumu ile karşı karşıya kalmıştır. Bu süreçte, üreticilere borç vererek onların ürün satışlarından kazanç bekleyen tüccarlar ve daha dalındayken fındığı satıp döviz elde etmeye çalışan ihracatçılar, bankalara olan yükümlülükleri ile mücadele etmek zorunda kalmışlardı.
Bu kötü koşullar sonucunda, birçok tüccar işlerini kapatmak zorunda kalmış, çok sayıda ihracatçı da iflas etmiştir. Bu yıl, yüksek ve orta kesimlerde meydana gelen “don olayı”nın etkileri, kar örtüsünün kalkmasının ardından ortaya çıkacak; ancak görünen o ki, kayıplar büyük olacak…
Don olayının yaşandığı dönem, fındıkta yapraklanma, sürgün ve çotanak oluşumu için kritik bir zaman dilimidir. Bu nedenle oluşabilecek büyük kayıplar, yalnızca üretici, tüccar ve ihracatçı için değil, aynı zamanda bölge esnafı için de ciddi sorunlar doğuracaktır. Ayrıca, fındık olmaması halinde mevsimlik işçiler de bahçelerde çalışamayacaklardır.
Bölgede “fındık” kelimesi, “para” ile özdeşleşmiştir. Felaket tellallığı yapmak istemesem de, geçmişte yaşanan benzer durumlar bizlere bu acı gerçeği bir kez daha hatırlatmıştır. “Tarım sigortası” yaptıranlar, bu durumdan daha az etkilenebilirken, piyasalarda yaşanacak olumsuzlukların bedeli ağır olacaktır.
Kredi borçlarının faizsiz olarak ertelenmesi gibi tedbirlerin alınması adına hazırlıkların hızla yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, bankalar başta üreticiler olmak üzere tüccar ve ihracatçılara zor günler yaşatacaktır. Bu da piyasa çöküşünü peşinden getirecektir. Umarım korkulan senaryolar gerçekleşmez!