1. Haberler
  2. Spor
  3. Hayatın Koşuşturmasında Kendimizi Unutmayalım

Hayatın Koşuşturmasında Kendimizi Unutmayalım

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sabah, gözlerimizi açar açmaz bir gün daha başlamış oluyor. Alarmın sesi ile irkilerek uyanıyor ve hemen telefonumuza yöneliyoruz, bildirimleri kontrol ediyoruz. Kahvaltı çoğu zaman arka planda kalıyor; genellikle bir yudum çay ve birkaç lokma ekmekle evden çıkıyoruz. Sokaklarda, otobüslerde ve yoğun trafikte yerimizi alıyoruz. Herkes bir yere yetişmenin telaşı içinde, ama gerçekte nereye gittiğinin pek de farkında değil.

Günlük yaşam adeta bir koşuşturmaca haline gelmiş durumda. Bitmek bilmeyen toplantılar, tamamlanması gereken işler ve uzayan yapılacaklar listeleri… Tüm bu yükün üzerine bir de sosyal medyada “aktif” görünme baskısı ekleniyor. Hikâyeler, gönderiler, beğeniler ve yorumlarla dolu bir dünyada, kendimizi var etmek zorundaymışız gibi hissediyoruz. Ancak bu görünürlük içinde aslında kaybolan şey biziz; kendi benliğimiz, içsel dünyamız, hislerimiz.

Zaman ilerledikçe, bir şeylerin eksik olduğunu fark ediyoruz. Sabahları uyanma amacımız sadece hayatta kalmak için yataktan çıkmak haline gelmiş. İşe gitsek de üretkenliğin keyfini değil, tükenmişliğin ağırlığını taşıyoruz. Yemeklerimizi sadece karnımız doysun diye yiyoruz; sohbetlerimizi ise sıradan bir görev gibi yerine getiriyoruz. Ruhsuz, duygusuz ve samimiyetsiz bir yaşam sürüyoruz.

Durup bir nefes almanın ve kendimizi dinlemenin tam zamanı mı? Mutlu muyuz, huzurlu muyuz ya da her şey yolunda mı? Bu tür soruları sormaya bile vaktimiz olmuyor çoğu zaman. Düşünmeye başlayacak olsak, belki de kaçtığımız cevaplarla yüzleşeceğiz ve bu yüzleşme, daha önceden ertelediğimiz birçok gerçeği gün yüzüne çıkaracak.

Oysa hayat, bu küçük anlardan ibaret. Bir fincan kahveyi sakin bir şekilde içmek, bir çocuğun gülümsemesini gözlemlemek, sevdiğimiz birine sarılmak ve yürürken gökyüzüne bakmak gibi anlar huzurumuzu artırıyor. Hayat, koşarken değil, yavaşladığımızda anlam kazanıyor. Bazen bir bankta oturup çevreyi izlemek, içimizdeki huzura kulak vermek en büyük ihtiyaç haline gelebiliyor.

Modern yaşam, bize hep daha fazlasını empoze ediyor: daha çok çalış, daha çok kazan, daha çok göster. Ancak “daha çok” dediğimiz şey, genelde “daha az” mutluluk anlamına geliyor. Niceliğe odaklandıkça niteliği yitiriyoruz. Az ve öz bir yaşam, kendinle uyumlu bir hayat, çok daha değerli gözüküyor.

Kendimizi unutmadan yaşamak zorundayız. Çünkü en çok, kendimize ihtiyacımız var. Dünya biz olmadan da dönebilir ama içsel olarak kaybolursak, o döngü hiçbir anlam ifade etmeyecek. Kendine zaman ayırmak lüks değil, bir ihtiyaç. Gerçek anlamda var olmanın yolu, öncelikle kendinle barışmaktan geçiyor.

Belki de şimdi, bir adım geri çekilip kendimize “Nasılsın?” diye sorma zamanıdır. Bununla birlikte, gerçekten dürüst bir yanıt almak da en az arayış kadar değerli. Hayat, ertelemeye tahammül etmeyecek kadar kısa ve öz benliğimizi göz ardı etmeyecek kadar kıymetli.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Hayatın Koşuşturmasında Kendimizi Unutmayalım
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Atakum Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!