1. Haberler
  2. Spor
  3. Hızlı Yaşamak: Zamanın Kaçırılan Değeri

Hızlı Yaşamak: Zamanın Kaçırılan Değeri

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hayatın hızlı akışı içinde durup düşünmek önemli: Ne için bu koşuşturma? Hangi hedefe ulaşmaya çalışıyoruz? Zaman, elimizden kayıp giden bir su gibi akıyor; çoğu zaman onu hissettiğimizde geç kalmış oluyoruz.

Geçmişte saatler daha yavaş ilerlerdi, sohbetlerin tadı daha farklıydı. “Nasılsın?” sorusu samimi bir merak barındırırdı. Ancak günümüzde herkesin yanıtı standartlaşmış durumda: “İyiyim, sen?” Oysa belki de kimse iyi değildir; ancak zaman darlığı nedeniyle derinlemesine dinlemeye fırsat bulamıyoruz.

İnsan ilişkileri de giderek yüzeyselleşiyor. Bir mesaj ile başlayan bağlantılar, “görülmedi” ile sonlanıyor. İnsanlar, samimi bir ilişki kurmak için zaman ayırmak istemiyorlar. Belki de herkes yorgun ve kırık; ancak bu durumu dile getirmektense güçlü görünmeye çalışıyor. Modern yaşam, zayıflık göstermeyi pek hoş karşılamıyor.

Hayatı bir koşu gibi yaşamak yerine, aslında daha çok bir yürüyüş olarak düşünmek gerekiyor. Her şeyin hızla tüketildiği bu dönemde, yavaşlamak ve anı sindirmek önem kazanıyor. Bir çayın demlenmesini beklemek gibi… Ama biz her şeyi anında talep ediyoruz; hızlı yaşıyor, hızlı unutuyoruz. Sonunda ise aynı söze maruz kalıyoruz: “Zaman nasıl geçti, anlamadım.”

Birini gerçekten dinlemek için zaman ayırmak artık lüks sayılıyor. Oysa bazen sessizlik bile yeter. Yan yana durmak, aynı gökyüzüne bakmak gibi basit eylemler, önemli izler bırakır.

Zaman, yalnızca saniyelerden ibaret değil. Bir bakış, bir sarılma, bir özür veya teşekkür, tüm bunlar zamanın içinde saklı. Fakat çoğunlukla, daha önemli işlerimiz var zannederek onları erteleyebiliyoruz. En değerli şeyleri ise hep sona bırakıyoruz.

Bir gün annemiz son bir kez aradığında veya babamızın sesi hafızamızdan silinmeye başladığında, belki bir arkadaşımız “keşke daha çok konuşsaydık” dediğinde, hayatın ne kadar kıymetli olduğunu anlayacağız. Ancak biz hep “yarın ararım”, “haftaya görüşürüz” gibi sözlerle günü erteleyebiliyoruz. Yaz gelir geçer, insanlar da…

Kendimize de benzer bir kötülük yaparak, yorgunluğumuzu görmezden geliriz. Sürekli güçlü görünmeye çalışarak kendimizi harcıyoruz. Oysa bazen sadece bir duruş veya “ben bugün iyi değilim” demek bile şifa gibi gelir.

Zaman, bizim en sessiz öğretmenimiz. Acele ettiğimizde bizi yavaşlatır, ertelediğimizde hatırlatır ve sonunda “Geç kaldın…” der.

Ancak hâlâ geç değil. Hâlâ birini arayabilir, kendinle kalabilir veya bir sabah kahvesinin tadını çıkarabilirsin. Çünkü bazen sadece var olmak, fazlasıyla anlamlıdır.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
Hızlı Yaşamak: Zamanın Kaçırılan Değeri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Atakum Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!