İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, İran’a yapılan saldırıya orantısız bir şekilde misilleme yapılması gerektiğini savunarak ‘sert ve şiddetli’ bir karşılık verilmesini istemiştir. Smotrich, radyo programında yaptığı açıklamada, İran’ın geçen hafta İsrail’e yönelik düzenlediği saldırıya karşılık verilmesi gerektiğini vurgulamıştır. Söz konusu misilleme ile birlikte Smotrich, bu karşılığın çok sert ve orantısız bir şekilde olması gerektiğini belirtmiştir. Ayrıca, İsrail’in Orta Doğu’daki konumunu korumak için misillemenin gerekli olduğunu savunarak, bu durumun bölgede yaygın bir uygulama olduğunu ifade etmiştir.
İsrail ile İran arasındaki gerilim, İran’ın Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan’da düzenlenen hava saldırısıyla başlamıştır. Bu saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan 2 general ve toplam 7 İranlı yetkili ölmüştür. İran’ın bu saldırıya karşılık vermesi ise 13 Nisan’da gerçekleşmiştir. İran, İsrail’e yönelik yüzlerce kamikaze insansız hava aracı, balistik ve seyir füzesiyle saldırı başlatmıştır. İsrail basını ise Tel Aviv yönetiminin İran’ın hava saldırısına “açık ve etkili” bir şekilde karşılık vereceğini iddia etmiştir.
Bu gelişmeler ışığında, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, İran’a karşı daha sert bir tavır alınması gerektiğini savunmaktadır. Smotrich, İsrail’in güvenliği için misilleme yapılmasının önemine vurgu yaparak, Orta Doğu’daki dengenin korunması adına bu tür karşılıkların gerekli olduğunu belirtmektedir. Ayrıca, Smotrich’a göre bu tür orantısız misilleme eylemleri, bölgede kabul görmüş bir stratejidir ve İsrail’in çıkarları için gereklidir.
Sonuç olarak, İsrail ve İran arasındaki gerilimin artmasıyla birlikte, misilleme eylemlerinin ön plana çıktığı görülmektedir. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, bu tür eylemlerle İran’a karşı güçlü bir mesaj verilmesi gerektiğini savunurken, İran’ın da bu saldırılara karşılık vermeye devam edebileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir. İki ülke arasındaki gerilimin artmasıyla birlikte, bölgede yeni tansiyonların yaşanması olasıdır. Bu nedenle, taraflar arasındaki diyaloğun ve diplomasi yoluyla çözüm arayışının önem kazandığı bir dönemde olduğumuzu unutmamak gerekir.