Sağlık Bakanlığı, sivrisinekler aracılığıyla bulaşan Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu ile ilgili açıklama yaptı. Hastalığın sivrisinek ısırmasıyla bulaştığı belirtildi ve Türkiye’de 2010 yılından bu yana görülen virüs, 2024 yılında 6 kişide tespit edildi. Hastaların takip ve tedavileri devam etmekte olduğu ifade edildi.
Dünyada her yıl sivrisineklerin taşıdığı hastalıklar nedeniyle milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Batı Nil Virüsü hastalığı da sivrisineklerin ısırmasıyla bulaşan bir viral enfeksiyon olarak tanımlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasında, 6 kişide görülen bu enfeksiyon hastalığının takip edildiği ve gerekli tedavilerin uygulandığı belirtilmiştir. Hastalık genellikle yaz aylarında ve sonbaharın erken dönemlerinde etkisini göstermekte olup, doğrudan kişiden kişiye bulaşma özelliği taşımamaktadır.
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Batı Nil Virüsü enfeksiyonunun Marmara Bölgesi’nde yoğunlaştığını ve yaşlılarda ölümcül olabileceği konusunda uyarılarda bulundu. Hastalığın toplum için maymun çiçeğinden daha önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yavuz, sivrisinekle mücadelede işbirliği yapılması gerektiğine dikkat çekti. Hastalığın beyne yerleşme riski nedeniyle özellikle yaşlı nüfusu tehdit ettiği ve ölümcül olabileceği belirtildi.
Batı Nil Virüsü semptomları arasında yüksek ateş, bulantı ve ağrı gibi belirtiler bulunmaktadır. Hastalık sivrisinekler aracılığıyla tüm memeli hayvanlara ve insanlara bulaşabilen bir virüstür. 2-8 gün süren bir inkübasyon periyodundan sonra belirtiler ortaya çıkar ve bazı ağır vakalarda hasta yarı-koma durumuna kadar ilerleyebilir. Bu nedenle önlemlerin alınması ve sivrisinekle mücadelenin önemine vurgu yapılmıştır.
Sonuç olarak, Türkiye’de Batı Nil Virüsü Enfeksiyonu vakalarının arttığı ve hastalığın ciddi bir tehdit oluşturduğu belirtilmektedir. Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalara göre, hastaların tedavisi devam etmekte ve gelişmeler kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Ayrıca, sivrisinekle mücadele konusunda kişisel önlemlerin alınması ve ilgili kurumlarla işbirliği yapılarak daha etkili bir strateji izlenmesi gerekmektedir.