İki astronotun dokuz ay boyunca kapalı bir odada geçtiğini düşünün. Üzerlerinde özel tulumlar var, her gün kurtarılacaklarını umuyorlar ancak beklenen yardım sürekli erteleniyor. Bu durumun ne kadar moral bozucu ve yıpratıcı olduğunu hayal etmek zor değil.
Bu koşullar uzayda, yerçekimsiz ve dünyadan binlerce kilometre uzakta yaşandığında etkilerin ne denli ağır olacağı kolayca tahmin edilebilir.
NASA astronotları Suni Williams ve Butch Wilmore, dokuz ay önce uzay istasyonuna gitmek üzere yola çıkmışlardı. Fakat, uzay araçlarında meydana gelen bir arıza sonucu Uluslararası Uzay İstasyonu’nda mahsur kaldılar. Bu beklenmedik durum sonrasında, astronotların geri getirilmesi için planlanan uzay araçlarının gönderilmesi ertelendi ve Williams ile Wilmore, uzayda mahsur kalmaya devam ettiler.
Yerçekiminin olmadığı bir ortamda günlük yaşamlarını idame ettirmek elbette son derece zordur. Kan dolaşımındaki zorluklar ve vücuttaki sıvıların yerçekimi eksikliği nedeniyle üst kısımlarda birikmesi, ödemli yüz ve baş bölgelerinde şişmelere sebep olabilmektedir. Bu nedenle, sürekli egzersiz yapmaları tavsiye edildi. Ayrıca, duş almak ve diğer temel ihtiyaçlarını karşılamak, böylesine bir ortamda ciddi şekilde zorlaşmıştır.
Uzay kapsülünde, güneşin her 24 saatte 19 kez doğup battığı düşünülürse, bu astronotların güçlü güneş ışınlarına maruz kaldığını gösterir. Bu nedenle özel gözlük ve koruma ekipmanları kullanmaları gerekmektedir. Aynı zamanda, sürekli kapalı bir alanda ve hareket kısıtlılığı içinde kalmanın ruhsal sıkıntılara yol açabileceği göz önünde bulundurularak, çeşitli önlemler aldıkları da bilinmektedir.
Dokuz ayın sonunda, Williams ve Wilmore bir uzay yürüyüşü gerçekleştirdiler. Bu yürüyüş, NASA’nın internet sitesinden canlı olarak yayınlandı. Görev, istasyon donanımını korumak ve malzeme toplamak amacıyla gerçekleştirildi.
Uzay aracının dünyadan fırlatıldığı sırada saatte 30.000 km hıza ulaşması, astronotlar üzerinde baş dönmesi, şuur bulanıklığı ve şiddetli mide bulantısına neden olmaktadır. Bu hızlı hareketin yarattığı kuvvet, onları kendi ağırlıklarının beş katı kadar etkiler. Astronotların bu tip olumsuzluklara karşı tedbirli bir şekilde gönderildiklerini düşünürsek, uzay yolculuğunun zorlukları gözler önüne serilmektedir.
Kas erimesi, kemik kaybı, yüksek radyasyonun etkileri ve ailelerinden uzakta kalma gibi sorunlarla mücadele eden astronotlar, tüm bu zorluklara rağmen önemli görevlerini başarıyla yerine getirmiş ve beklenmeyen bir gecikme ile nihayet dünyaya geri dönmüşlerdir.
Her işin zorlukları ve riskleri vardır; ancak uzay adamlarının özverisi bu durumda çok daha fazladır. İnsanların bu tür zorluklarla karşılaşacaklarını bilse, uzaya gitme isteklerinin ne denli farklı olabileceğini düşünmemek elde değil.
