Oxford Sözlüğü, 37 binden fazla kişinin katılımıyla düzenlenen oylama sonucu, yılın kelimesi olarak “beyin çürümesi” (Brain rot) terimini belirledi. Bu kavram, sosyal medyanın aşırı kullanımının ve eğlence amaçlı içerik tüketiminin, bireylerin zihinlerinde neden olduğu etkileri tanımlıyor.
Prof. Dr. Hastürk, “beyin çürümesi” teriminin korkutucu bir anlam taşımadığını, sadece bir tanımlama olduğunu ifade etti. Sosyal medya kullanımının kronik hale gelmesinin, entelektüel yeteneklerde azalma, hafıza sorunları, sosyal izolasyon ve depresif durumlar gibi zorluklarla sonuçlanabileceğini belirtti. Bu olumsuz etkilerin, kavramın ön plana çıkmasına neden olduğunu vurguladı.
“BEYİN ÇÜRÜMESİ NEDİR”
Hastürk, sosyal medyanın asli işlevlerinden uzaklaşarak aşırı tüketilmesinin, milyonlarca içeriğin bir “beyin çöplüğüne” dönüşmesine yol açtığını belirtti. “Beyin çürümesi” ifadesinin, sosyal medya kullanımının artışıyla birlikte bireylerin bilişsel işlevlerinde, insan ilişkilerinde ve genel düşünce süreçlerinde gerilemeye işaret ettiğini dile getirdi. Hastürk, sürekli telefon kontrolü, bildirimlere bağımlılık ve sosyal medyanın günlük yaşantıda öncelik kazanmasının bu sürecin belirtileri arasında yer aldığını açıkladı.
PANDEMİNİN ETKİSİ VE GENÇLER ÜZERİNDEKİ BASKI
Hastürk, “beyin çürümesi”nin her yaştan bireyi etkileyebileceğini, fakat özellikle Kovid-19 pandemisi sonrasında çocuk ve gençler arasında ciddi bir artış gözlemlendiğini belirtti. ABD’de 2023 yılı itibarıyla yapılan bir araştırmaya göre, 6-14 yaş arası çocuklarda sosyal medya ve telefon bağımlılığının pandemi öncesine göre yüzde 40’tan yüzde 70’lere yükseldiği kaydedildi. Ayrıca bu yaş grubunun çevrim içi aktivitelerinin günlük ortalama 9 saate kadar çıktığına dikkat çekti ve gençlerin bu süreçte sosyal ve duygusal gelişimlerini tam olarak gerçekleştiremediğini vurguladı.
BATILI ÜLKELERDE ÖNLEMLER VE AİLELERE ÖNERİLER
Hastürk, bazı Batılı ülkelerin bu sorunun etkilerini azaltmak amacıyla çeşitli önlemler almaya başladığını belirtti. Özellikle sosyal medyada gerçek dışı yaşamların ve gereksiz içeriklerin yaygınlaşmasının, gençlerin sosyal ilişkilerini zayıflattığını ifade etti. Ergenlik dönemi, karakter gelişimi açısından kritik bir dönem olduğundan, ekran süresinin sınırlandırılması ve telefon kullanım yaşının yükseltilmesinin önemine vurgu yaptı.
Ailelere yönelik önerilerde bulunarak, telefon kullanımına 16 yaş sınırı getirilmesi ve kullanımın aile denetiminde olması gerektiğini belirtti. Yemek saatleri, arkadaş buluşmaları ve uyku zamanlarında internet erişiminin kısıtlanabileceğini söyledi. Ailelerin, çocuklarına örnek olabilmeleri için dengeli cihaz kullanımı sergilemeleri gerektiğini vurguladı ve ayrıca, cihazsız zaman dilimleri oluşturulmasının ve hobileri, yüz yüze insan ilişkilerini teşvik eden etkinliklerin ön planda tutulmasının önemine dikkat çekti.
Tüm bu öneriler, bireysel ve toplumsal düzeyde sosyal medya kaynaklı sorunlarla başa çıkmada ilk adımlar olabilir.